SaaS Şirketleri Ne İş Yapar?
SaaS sektörü 2019’dan beri pazardaki en hızlı büyüyen sektör oldu. Pazarın bu parçası her geçen gün ile daha da büyüyor ve ürettiği yıllık ciro yüz milyar doları geçiyor. Şirketler bu teknolojileri son yıllarda kapsamlı olarak kullanıyor. Bu teknolojilere sadece 2 yıl önce harcadıklarından %50 daha fazla harcıyor olmaları bunun bir kanıtı olarak gösterilebilir.
Ama önce, bir SaaS şirketi nedir, buna bakalım. SaaS kelimesinin açılımı “software as a service”, ki bu Türkçe ’ye “bir hizmet olarak yazılım” şeklinde çevrilebilir. Bu şirketler sunucuları üzerinde bir yazılıma ev sahipliği yapıyor ve kullanıcıları da bu hizmete internet aracılığıyla ulaşabiliyor. Daha yeni oldukları dönemde bu hizmetler sadece internet tarayıcıları üzerinden erişilebiliyordu, fakat artık çok sayıda platform üzerinden ulaşılabilir hale geldiler. Pek çok SaaS uygulamasına telefonlar ve hatta televizyonlardan erişilebiliyor artık. En çok kullanılan SaaS uygulamalarından bazılarını inceleyerek başlayalım:
- Müşteri Kaynak İdaresi, şirketlerin müşteri bilgisini kaydetmesini ve satışlarını takip etmelerini sağlar.
- Girişim Kaynağı Planlaması, büyük şirketler için uygun, çok sayıda farklı SaaS uygulamasının bir araya getirildiği bir SaaS ağıdır.
- Muhasebe ve faturalandırma hizmetleri ile şirketin finansal işleri idare edilebilir.
- Proje idare hizmetleri partnerler arası işbirliği ve iletişimin verimliliğini arttırmayı sağlar.
- Ağ ev sahipliği ve elektronik ticaret hizmetleri ile şirketler çevrimiçi imajlarını sürdürebilir.
- İnsan Kaynakları hizmetleri ile kuruluşlar işe alım sürecini kolaylaştırabilir ya da çalışanlarının zaman çizelgesine erişimini sağlayabilir.
- Veri idare hizmetleri büyük şirketlerin veri tabanlarını düzenlemelerinde ve saklamalarında, ayrıca bu verilere kolayca ulaşmalarında yardımcı olabilir.
Hizmetleri ne kadar hayat kolaylaştırıcı olsa da, tabii ki SaaS şirketleri de her şirket gibi kitlelerini bulup bu kitlelere ulaşmak zorunda. Bunun için kullandıkları kimi pazarlama stratejilerinden bahsedeceğiz.
Freemium Modeli
Ticari bir bakış açısıyla ilk bakışta mantıksız görünse de SaaS şirketlerinin hizmetlerinin en az bir kısmını ücretsiz olarak sunması iş için faydalı bir durum. Kullanıcıların bu hizmetleri kısıtlı olarak da olsa ulaşmasını sağlamak, SaaS uygulamalarının kullanıcı tabanını genişletmesine yardımcı oluyor.
Büyük bir kullanıcı kitlesi ile SaaS uygulamaları reklam aracılığıyla da ciro üretebilir ve görünürlüğünü artırabilir. Dahası, bu ücretsiz kullanıcılardan ücretli tarifelere abone olanlar olabilir. Bunu düşünerek, çok sayıda uygulama farklı ücretlendirmede farklı abonelik planları sunar. Daha yüksek ücretli tarifeler tabii ki daha iyi hizmet sunma vaadi verir. Bu modele ücretsiz anlamına gelen “free” ve Premium kelimelerinin birleşimi olan “freemium” adı verilmiştir.
Bu modelin bir norm haline gelmesiyle, artık müşteriler de kendilerine sunulan hizmetin en azından “deneme versiyonuna” ücretsiz olarak ulaşabiliyor olma beklentisinde.
Referans Pazarlaması
Ciro üretmenin en önemli noktalarından birisi, bu ciroyu sağlayacak büyük bir tabana sahip olmak. Ve tabii ki, tabanını genişletmenin en önemli noktalarından birisi de görünürlüğünü artırarak daha fazla müşteriye ulaşmak.
Her ne kadar insanlara ulaşmanın çok yolu olsa da ulaştığınız her insanın sunduğunuz hizmete ihtiyacı yok, ve insanları bu şekilde filtrelemek de pek kolay değil.
Müşterilerinizi çevrelerine sizin hizmetinizin reklamını yapmaya teşvik etmeye referans pazarlaması deniyor ve geniş kitlelere ulaşabilmek için önemli bir araç. Bu teşvik bir ödül sistemi aracılığıyla yapılıyor. Örnek vermek gerekirse, bir veri depolama hizmeti olan Dropbox, bir başka kullanıcıya referans olan kullanıcılara 500 megabyte fazladan depo alanı vererek kullanıcı kitlelerini %3900’dan büyük bir oranla artırdı, hem de 15 aydan kısa bir sürede!
Çoğu uygulama bu ödüllerin de reklamını yapabilmek için e-posta ya da uygulama içi bildirimlerden faydalanıyor.
Kullanım Kolaylığı
Çevrimiçi ortamda çoğu kullanıcının beklentisi aradıkları hizmete hızlı ve kolay bir şekilde erişebilmek. Eğer süreç kullanıcıların sinirini bozarsa, kullanıcılar kolayca fikirlerini değiştirip dikkatlerini bir başka tarafa çevirebilirler. Bu açıdan, hizmetin mümkün olduğu kadar hızlı ve kolay olması kritik önem taşıyor.
Bu sebepten ötürü, çoğu şirket böyle durumlarda müşteri kaybetme ihtimalinin en yüksek olduğu noktaları saptayarak bu duruma müdahale etmiş. Bu noktalardan bir tanesi oturum açmak mesela. Bir hesap açmak için bütün o bilgileri girmek kullanıcılara uzun ve zor gelebiliyor. Ama Google veya Facebook gibi üçüncü parti uygulama hesapları ile erişim sağlayabilmek kullanıcılara bu konuda büyük bir kolaylık sağlıyor ve bu süreci sadece bir butona tıklamak kadar kısa bir hale getiriyor.
Müşterilerin üşenip geri döndüğü noktalardan bir tanesi de bir sürü bilginin girilmesini gerektiren ödeme ekranı. Ödeme ekranının ağzına kadar boşluklarla dolu tek bir sayfadansa birden fazla sayfadan oluşması daha az korkutucu gelebiliyor. Ayrıca, ödemeyi misafir kullanıcı olarak yapabilmek de bir artı. Çünkü insanlar ödeme sayfasına gelebilmek için bir hesap oluşturmak zorunda olmaktan hoşlanmıyor, fakat zaten girilmiş olan bilgilerle kolayca bir hesap oluşturabiliyor. Bu oluşturulan hesap daha sonraki işlemlerde kullanıcıya kolaylık sağlıyor ve daha sonraki işlemlerde yine aynı uygulamayı tercih etme eğilimini artırıyor.
Çok fazla verinin girilmesinin zorunlu olması da negatif bir durum, çünkü müşteri hizmetin kendisine bir an önce iletilmesini istiyor.
Görünürlük ve Arama Motoru Optimizasyonu (SEO)
Kitlelerine erişmek isteyen şirketler için, Google’da arandıklarında en üstte çıkmaları çok önemli. Ödemesiz olarak ve sadece algoritmaya dayalı olarak hesaplanan trafiğe organik arama deniyor ve büyümek isteyen şirketlerin bu algoritmayı kendi lehlerine kullanması gerekli. Bu konuda içerik anahtar kelimelerinin özenle seçilmesi önem taşıyor.
Kimi şirketler ise arama motorlarına ödeme yaparak aramaların en üstünde çıkmayı tercih ediyor. Bu yönteme ödemeli arama deniyor.
Ayrıca, şirketler potansiyel müşterilerinin onları arayabileceği başka platformları da, örneğin Facebook gibi, hesaba katmalı. Farklı arama algoritmalarına sahip bu platformlar için stratejilerin güncellenmesi gerekebilir.
Kimi SaaS uygulamaları ise LinkedIn gibi platformlar ile partnerlik yaparak kendi uygulamalarında yetkinliğin iş nitelikliliği olarak listelenmesini talep ediyor.
Modern çağda, Twitter ve Instagram hashtagleri, ayrıca sektörde nüfuz sahibi sayılan “influencer” kişiler tarafından paylaşılmak da bilinirliği artırabiliyor. Farklı platformlarda farklı kitleler olduğu göz önünde bulundurularak reklam içerikleri de değiştirilebilir.
Sonuç
Tüm hizmetlerin dijitalleştiği bir çağda, SaaS şirketlerinin yaygınlaşması pek de şaşırtıcı değil. Sadece büyük ticari şirketler değil, serbest çalışanlar da bu hizmetlere bağımlı hale gelmiş durumda.
İnternette istediği hizmete istediği gibi ulaşabilme kolaylığı online şirketlere pazarda bir yer açarak fayda sağladı. Fakat kullanıcıların kolayca kullanacakları uygulamayı değiştirebiliyor olması çetin bir rekabet ortamı yarattı. Yukarıda bahsettiğimiz pazarlama stratejilerinin iyi kullanılması, bu ortamda hayatta kalabilmek için bir zorunluluk artık.
Büyük SaaS şirketleri, başarılarını kolay kullanım, büyük bir kullanıcı kitlesi ve iyi bir bilinirliğe erişmiş olmak ile kazandılar. Endüstri böylesine bir ivme ile her geçen gün daha da büyürken, daha birçok yeni SaaS uygulamasının hayatımıza gireceğini ve gerek işyerinde gerek günlük hayatımızda vazgeçilmez hale geleceğini öngörmek pek de zor değil.
Referanslar
- https://digitalguardian.com/blog/what-saas-company
- https://blog.hubspot.com/service/top-saas-companies
- https://blog.hubspot.com/marketing/strategies-saas-businesses-grow
- https://www.kalungi.com/blog/digital-marketing-strategy-for-saas-companies-in-competitive-markets
- https://neilpatel.com/blog/how-saas-marketing-is-different/
- https://www.singlegrain.com/saas/saas-marketing-strategies/