Dijitalleşen Alışverişte Ödeme Kolaylıkları ve Riskler

Ödemelerimizin ve nakit kullanımımızın dijitalleşmesi, günlük hayatta gözlemlediğimiz güncel konular; nakitsiz topluma dönüşme tartışmalarına sürekli tanık olabiliyoruz. Yeni nesil ödeme yöntemleri hemen hemen her yerde karşımıza çıkarken, bu yazımızda ödemelerimizin dijitalleşmesini inceleyip, ödeme tarihini kısaca hatırlayacağız.

Paranın İcadı ve Kısa Tarihi

Esasen, para nedir, para nasıl ortaya çıktı? Bu iki soruya cevap bulmak için paranın tarihine hızlıca bir göz atalım. 

Paranın icadından önce, insanlar çeşitli yollarla değiş tokuş içindeydi. Bilinen antik örneklerden biri, M.Ö. 3000 yıllarında Sümer şehri Uruk’ta bulunan bir tablette resmedilen, işverenin işçilere çalışmaları karşılığı verdiği bira ve adedi. Bu ve benzeri değiş tokuş işlemleri kısa olmayan bir süre daha sürdükten sonra, M.Ö. 700 yıllarında Lidyalılar tarihin bilinen ilk sikkesini bastılar. Lidyalıları takiben Çin’de ortaya çıkan sikkeleri ve Roma İmparatorluğunda basılmış sikkeleri görüyoruz. Paranın asıl devrimi ise M.S. 1000’li yıllarda Çin’de ortaya çıkan kağıt banknotlar ile oldu. Ödeme yöntemleri zaman içerisinde gelişerek, günümüzde sadece dijital boyutta bile işlem yapılabilecek imkana kavuştu.

İnternet ve Dijitalleşme

E-ödeme ve dijitalleşmenin nasıl ortaya çıktığına bakacak olursak, bunun internetin başlangıcıyla, yani World Wide Web ile bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. World Wide Web’in gelişmesiyle, çevrimiçi mağazalar ve e-hizmetler ortaya çıktı.

İnternet ilk kez 1969 yılında Vietnam Savaşı döneminde bir askeri ağ olan ARPANET adıyla karşımıza çıkıyor. Dönüm noktası ise 1989’da Tim Berners-Lee’nin siteler veya sayfalar aracılığıyla bilgiyi, internet üzerinden yayma ve erişimi kolaylaştırma çözümünü sunmasıydı. 

İnternetin gelişmesiyle birlikte, 90’lı yılların ilk yarısında öncü çevrimiçi ödeme hizmetleri faaliyet göstermeye başladı. 1994 yılında tüm üyelerine çevrimiçi internet bankacılığı hizmetleri sunan ilk finans kurumu Stanford Federal Credit Union kuruldu. İlk çevrimiçi ödeme sistemlerinin veri aktarımı ve şifreleme gibi uzmanlık gerektiren alanlarda tabiatıyla eksikleri ve açıkları vardı. Ek olarak, kurulan bu ilk sistem kullanıcı sayısının ve işlemlerinin sürekli değişimine uyumlu hale getirilmemişti.

E-ödeme Sektörünün Devleri Doğuyor

E-ödeme pazarının öncüleri ise, 1995’te kurulan Millicent, 1996’da kurulan ECash ve CyberCoin’dir. İlk çevrimiçi hizmetlerin çoğu mikro ödeme yöntemlerini kullanıyorlardı. Mikro ödeme yöntemine örnek e-para ve dijital nakittir. 

Gelişen internet ağında çevrimiçi ödeme hizmetlerinin doğuşunun ardından, bir e-ticaret sitesi örneğiyle karşı karşıya geliyoruz. 1994 yılında Amazon kuruluyor ve hemen ardından ilk çevrimiçi restoran kategorisine Pizza Hut adım atıyor. İlk online yemek siparişi Pizza Hut’ın attığı bu adımla başlıyor ve ciddi bir farkla rakiplerinin önüne geçiyor.

E-Ticaret: Hız ve Güvenlik

İnternet ağının genişlemesi ve e-ticaret hizmetlerinin artması, çevrimiçi ödeme yöntemlerinin daha da önem kazanması anlamına gelirken, geleneksel bankacılığın önüne geçmekte olan akıllı teknolojilere şahit oluyoruz. Günümüzde market alışverişimizi çevrimiçi yapabiliyor, bir hırdavatçının ödemesini çevrimiçi şekilde gerçekleştirebiliyoruz. İnternet tarayıcımızda sadece yeni bir sekme açarak, başka bir ülkeye uçak bileti alıp konaklayacağımız yerlere kadar belirleyip ödemesini anında gerçekleştirebiliyoruz. Yaptığımız çevrimiçi ödeme işlemlerimiz kilometrelerce uzakta bir işi o saniye halledebilmemizi sağlıyor.

Elimizin altındaki internet sayesinde bir şeye ulaşmak ve çevrimiçi ödeme yöntemleri sayesinde bir tıkla siparişimizin kapımıza gelmesi bu denli kolay. Peki, diğer avantaj ve dezavantajlar neledir? Biraz da bunların üzerine konuşalım. Avantajlarından başlayacak olursak; Bankrate’e göre, tüketicilerin üçte ikisinden fazlası günde yanında 50 ABD dolarından az para taşıyor, bu da çevrimiçi ödeme yöntemi benimseyen işletmelerin, geleneksel işletmeler üzerinde rekabet avantajı sağlıyor. Çevrimiçi ödeme, çek, havale, nakit ve EFTPOS gibi manuel işlemlerden daha düşük bir maliyete sahiptir çünkü adımlar otomatik işler. Çevrimiçi ödemede, ödemeyi alan ile ödemeyi yapan taraflar geribildirimi hızlıca alırlar bu da hırsızlık riskini asgari seviyeye indirir.

Dezavantajlarını incelersek; üçüncü taraf ödeme işlemcileri, işlem ücreti alırlar. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, sürekli güncellenen siber alanda sıkı bir güvenlik duruşu sergileyemeyebilir. Ödeme sırasında herhangi bir siber güvenlik açığı durumunda siber suçlular sisteme sızıp, kişilerin bilgilerini ve paralarını elde edebilirler; herhangi bir siber saldırı sonucu çevrimiçi ödeme yöntemlerini devre dışı bırakılabilirler. Teknik bir arıza durumunda, durum çözüme kavuşana kadar erişim sıkıntısı yaşanabilir.

Günümüzde çevrimiçi alışverişin kaçınılmaz olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Siber güvenlik risklerini analiz ederek, alınacak önlemlerle ve siber saldırılara karşı zafiyet göstermeden kurulan bir sistemde güvenli işler yapmak mümkün. Dikkat çekici çevrimiçi alışveriş verilerine sahip olan bazı günleri ele alalım; Cadılar Bayramı ve Yalnızlar Günü. Cadılar Bayramı için yeni nesil bir pazarlama ve tanıtım şirketi olan Influence Center’a göre, ebeveynlerin %55’i bu yıl çocuklarının kostümlerini çevrimiçi, %42’si ise mağazalardan fiziken almayı planladığı yönünde. 2020 yılında, mağazadan fiziken alışveriş oranı %52 idi. Bu örneğe baktığımızda çevrimiçi alışveriş alışkanlıklarımızın arttığını söyleyebiliriz. Diğer bir örnek olarak, Alibaba tarafından belirlenen, dünyanın en büyük 24 saatlik çevrimiçi alışveriş etkinliği olan Yalnızlar Gününü incelediğimizde, geçen yıl brüt mal değeri 31 milyar ABD doları iken, bu sene 33,5 milyar ABD dolarına ulaştığını görüyoruz.

 Insider Intelligence tarafından düzenlenen Tahmini Küresel E-Ticaret Raporunda pandemi süreciyle beraber çevrimiçi satın alımların hızlandığını belirtiliyor ve gelişmesi öngörülüyor. E-ticaret satışlarında dünya genelinde pazar payı yüzdelerini, %52.1 ile Çin, %19 ile Amerika Birleşik Devletleri, %4.8 ile Birleşik Krallık, %3.0 ile Japonya, %2.5 ile Güney Kore, %2.1 ile Almanya, %1.6 ile Fransa, %1.4 ile Hindistan %1.3 ile Kanada, %0.8 ile Brezilya oluşturuyor. 

Ülkelerin 2021 E-ticaret büyüme oranları sırasıyla; Hindistan %27.0, Brezilya %26.8, Rusya %26.2, Arjantin %26.0, Meksika %21.1, Birleşik Krallık %20.5, Filipinler %20.0, Çin %18.5, Vietnam %18.0, Amerika Birleşik Devletleri %17.9. Dünya geneli ise %16.8.

Sonuç

Özetle, Sümerlerde gördüğümüz değiş tokuş sürecinin, Lidyalıların parayı bir araç olarak icat etmeleriyle ilerlediğini gördük. Ticaret ve ödeme yöntemleri, küreselleşen ve dijitalleşen dünyaya ayak uyduruyor, hatta öncülük ediyor. Yukarıda paylaştığımız veriler, e-ticaret ve çevrimiçi ödemelerin payının artacağını gösteriyor. Yeniliklere uyum sağlarken, buna koşut gelişen yeni güvenlik risklerini ihmal etmemekte fayda olabilir.

Kaynakça

https://arkeofili.com/gecmisten-gunumuze-para/

https://securionpay.com/blog/5-turning-points-history-e-payments/

https://7news.com.au/lifestyle/personal-finance/advantages-and-disadvantages-of-online-payments-c-1162572

https://bizfluent.com/info-8159066-advantages-emoney.html

https://www.emarketer.com/content/top-global-ecommerce-markets